İslami Fintek alanında yenilikçi girişimi iROSCA projesiyle İslam Kalkınma Bankası Enstitüsü’nün hibe ödülüne layık görülen İZÜ öğretim üyesi Doç. Dr. Yusuf DİNÇ ile birlikteyiz.
Hoş geldiniz Hocam
Hoş bulduk. Çok teşekkür ederim ilginize.
Sorularımızı yanıtlamak için bizlere zaman ayırdığınız için çok teşekkür ederiz, öncelikle.
Benim için çok özel bir deneyim oluyor. Paylaşımlarınız ve haberleriniz her zaman keyifli okumalar sundu bizlere. Faaliyetlerinizle alana verdiğiniz katkılar için ayrıca teşekkürlerimi sunarım.
- Hocam, sizi tanıyarak başlayalım; bizlere biraz kendinizden bahseder misiniz?
Tabi ki. Aslen Kayserili olsam da İstanbul’da doğdum büyüdüm. Çocukluğumdan beri en azından okulların tatil olduğu dönemlerde çalıştığımı söyleyebilirim. İlk derece ve yüksek tahsillerimi bu şehirde yaptım. Bu arada da farklı coğrafyalara ve kıtalara eğitimimi taşıdım. Böylece dünyanın en iyi üniversitelerinden biri olan Duke’te eşsiz tecrübeler edinme ve üniversitenin şehrinde sıfırdan bir hayat kurmayı deneyimleme şansım oldu.
Gene de işimi, aşımı, ailemi İstanbul’da buldum. Ve bu şehir bana çok gözlem imkânı verdi. Okumalar yapmak için alan açtı. Türkiye’nin ve dünyanın dönüşümlerine birinci elden tanıklık etme şansı verdi. Dinamik zamanlardan geçtim.
İstanbul’da olmak aynı zamanda bana dünyayı da gezip görme imkânı verdi. Bir taraftan da her işin asaletini öğrenmek için bu şehrin çarşıları, pazarları, işletmeleri büyük bir fırsat sundu.
Ve bu şehir bana Gazzali’nin eşkıya ile olan hikâyesine benzer şekilde ilimle malumat arasındaki farkı öğretti ki hayatımın en önemli tecrübelerinden birisidir. Biraz bahsedeyim isterseniz ki çok hevesim olan akademik kariyere yönelmem de bana güç veren önemli bir kırılım olarak görürüm bu hadiseyi. Aslında olay biraz da çarpık şehirleşme hikâyesidir, önden söyleyeyim.
Altın Kafes olarak bilinen bugünkü Ritz Carlton oteliyle İTÜ Gümüşsuyu yerleşkesi arasından geçen bir cadde bulunur. Bu Gazhane Bostanı (sokak) caddesi eski adıyla İnönü, yeni adıyla VodafonePark stadına en yakın konumlardan birisidir. Ben de pandemiye kadar sürekli Çarşı grubu içinde Beşiktaş’ın maçlarını kombine biletle takip eden birisiyimdir… Bu caddeyle de böylece bağlanırız, stada batı tarafından gelen diğer taraftarlarla. Çokları bilir; Beşiktaş’ın maçları olduğu günlerde Taksim civarındaki otoparklarda yer bulmak, bulunsa bile maç sonu otoparkı boşaltanların yoğunluğu nedeniyle çıkış yapmak çok zordur. Saatleriniz geçer.
Yüksek lisans dersinden çıkıp yetişmişim, maça da az zaman var, otoparkta yer bulamazsam çok dolaşmam gerekir endişesiyle bu caddenin İTÜ yerleşkesine doğru açılan bir yerine aracımı park ettim. O gün aynı yere park etmiş birçok başka araçla beraber. Maç sonu dönünce ne görelim, bütün araçlar camları kırılarak soyulmuş. Herkes zarara uğramış ama benim derslerde tuttuğum notlarımın olduğu çantam da gitmiş.
Çok üzüldüm, defterimin böyle gitmesine. Polisten sonuç alırım, diye düşündüm ama meşhur Ritz Carlton çıktı önüme. Bu binanın ilk yapıldığı yıllardan sonra bulunduğu yerde olmaması gerektiğine karar verilmiş, yıkımı gündeme gelmişti. Sonra yıkımın önüne geçmek için “dâhice” bir yol bulunmuştu. Bina, sınırında olduğu kabul edilebilecek ne Beyoğlu ne de Beşiktaş’ın imar standartlarına uymuyordu. Ama komşu ilçelerden Şişli sınırına alınırsa sorun çözülüyordu ki binayı kurtarmak için ilçe sınırlarında böyle bir değişikliğe gidilmişti diye hatırlıyorum. Fakat gelin görün ki aracımı park ettiğim caddenin durumu bugün bile tam bir muammadır. (Gerçi artık burası maç günleri kapatılan bir cadde…) Caddeden her üç ilçenin polisi de devriye için geçer. Geçer ama hiçbirisi kendi sorumluluk bölgeleri olduğunu kabul etmez. Bana da aynısı oldu ve defterin geri gelmeyeceğini anlamış oldum.
İşte o andan itibaren meselelerin özüne vakıf olmam gerektiğini idrak etmiştim. Sonuçta defterdeki notlar malumatlardı ve özü bilen birisi bu malumatları her seferinde yeniden yaratabilirdi. Bundan sonra hep meseleleri gerçekten kavramaya çalıştım. Sanırım bu tecrübe eğitim performansımda belirleyici oldu. Sonraları üniversiteye girdiğim ilk günkü duam kabul olmuş olacak ki uzun yıllar çok severek çalıştığım katılım bankacılığından akademiden gelen bir teklifi kabul ederek ayrıldım ve askerde nöbetler boyunca dua ettiğim ilim kapısı açılmış olacak ki üniversiteler de hocalık yapmak nasip oldu.
Bağışlayın, biraz uzun anlattım ama bir ömür vakfettiğim İslami finansın hem pratik hem teori tarafında bulunmayı mevcut kapasitenin üzerine çıkarak başarmak mümkün olduğundan belirleyici unsurları aktarmak istedim.
- Hocam İslami Fintek alanında çalışan kesimlere çok güzel örnek oldunuz. Peki, siz öğrencilik yıllarınızda kendinize kimleri örnek almıştınız? Ve o kişilerin hangi özellikleri sizi etkilemişti?
Sanırım Türkiye için İslam Kalkınma Bankasıyla yeni bir iletişim kanalı açmış olduk ki bu ülkeden küresel bakabilenler için her zaman daha başka iletişim kanalları açmak da mümkündür. Zaten projemize olan ilgi, İslam Kalkınma Bankasıyla kalmadı. Farklı uluslardan paydaşlarla yola devam etmek üzere yatırım planlaması aldık. Mevcut konjonktürün bunalımlarına rağmen yurtiçine yatırım çekmeyi çok önemsiyorum. Türkiye’ye ve İslam İşbirliği Ülkelerine büyük bir değer ve vizyon bırakmak istiyorum. Şimdiye kadar kamuoyuyla paylaşmadığımız kısımlarıyla proje etrafında yaptığımız çalışmalar bu ülkeleri beş sene ileri taşımış olabilir. Operasyona başladığımızda gözbebeğimiz olan bu memleketleri ileri taşımak adına daha fazlasını ummak gibi bir imkânımız var. Türkiye’nin geleceğini üzerine imar ettiği enerji, güvenlik ve finans üçlü sacayağındaki boşluğu da böylece doldurmak istiyoruz.
Bir örneklik çıkarmak çok güzel… Mahallede ilk defa üniversiteye giden bendim sanırım. Çalıştığım bankada yüksek tahsil yapan ilklerdendim. Arkadaşlarımı hep teşvik ettim bu konularda. Arkadaşlarım arasında ilk defa pasaport alma talihsizliği bile beni buldu. Ama hepsi güzeldi.
Birçok eski meslektaşım öğrencim oldu. Neden yüksek lisans veya doktora yaptıklarını sorduğumda benim kariyer yolumu beğendiklerini ve takip etmek istediklerini söylediler. Mahcup mu oluyorum, yoksa gerçekten bir önderlik yapabiliyor muyum sorusuna cevap üretmek için yapmam gereken birkaç iş daha var. Bunları tamamlamaya çok yaklaştığımı düşünüyorum. Bunlardan birisi İslam ekonomisi üzerine yazdığım ve yayın için tamam olmak üzere olan bir deneme. Birisi de üzerinde konuştuğumuz Fintek projesi. Operasyona başladığımızda paradigması olan, gelenekselleşmiş amaçların dışına çıkan ve büyük vizyonları tartabilen işler yapabileceğimizi gösterebileceğimizi düşünüyorum.
Öğrencilik yıllarımda örneklikler karşıma çıktı mı, bilmiyorum. Kitaplarla çok meşguldüm. Ve o yıllar Bay Pipo’ların ve benzer yapıtların kitapçılarda hâkim olduğu yıllardı. Bu kitaplarda belki örneklikler vardı ama konuştuğumuz konulardan farklı bağlamlardalardı. Spesifik birisini örnek aldığımı söyleyemem ama işini seven, yorulmaksızın çalışan, güler yüzünü hiç esirgemeyen esnaflar (ölçekten bağımsız olarak söylüyorum) en saygı duyduğum örneklerdi diyebilirim. Onlar üretimlerini de, alışlarını da, satışlarını da, her işlerini de sanatlı yaparlar, karı arka plana korlardı. Buna bayılırdım. Bugün dahi bahsettiğim profilin sayıları azalmış olsa da esnaflarla olmak çok hoşuma gider. Onlarla her deneyim her kimse için rahatlıkla örnek alınabilir. Ticaretin döndüğü yerleri hala ziyaret ederim. Biraz da örnek alınmayacak olanlarla ilgili çok belirleyici bir ipucu vereyim; son kez para kazanıyormuş gibi iş yapanlardan uzak durun derim hep.
Bir de insanın kendini gerçekleştirmesinde ona katkı sağlayan çok özel aile bireyleri, fevkalade arkadaşlar, dostlar vardır. Onların bakış açılarını anlamak insan için büyük bir zenginliktir. Bunu da söylemek isterim.
- İslam Ekonomisi ve İslami Fintek alanında çalışmaya nasıl başladınız?
Biraz önce de bahsettiğim üzere üniversiteye girdiğim gün faizli bir kurumda çalışmamak için dua etmiştim. Hep böyle gördüm, böyle yetiştim. Katılım bankacılığında çalışmaya başladığımda da mevcut yapının benzer hassasiyetleri olan insanlar tarafından yola konduğunu fakat teorik derinliğin henüz tekâmüle ermediğini gördüm. Öğrenmemi tamamlamıştım ve ilmimin borcunu ödemek üzere akademik üretime başladım. Bundan geri duramayacağımı düşünüyorum. Fintek tarafıysa çok özel bir hikâyedir. Keyif alacağınızı umarak anlatayım.
Güney Amerika’ya hep çok ilgim olmuş fakat bir türlü gitmek fırsatım olmamıştı. Bir gün Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’ndaki bir yetkiliden bir telefon aldım. İslam Kalkınma Bankası ile Surinam Merkez Bankasının ülkede İslami finans düzenlemelerinin zeminini oluşturmak üzere bir proje kapsamında eğitim planladığı ve benden bu bağlamda 2 günlük bir eğitim sunmamı talep edildiğini ilettiler. Bu vesileyle yola çıktım. İnanılmaz bir deneyimdi. Aynı zamanda Türkiye’deki katılım bankalarının ve akademyasının geliştirdiği kapasitenin bir başarısıydı tabi. Surinam’da çok ilgiyle karşılandım, tüm maliye bakanlığı gibi ilgili bankalık personeli, finans yöneticileri, merkez bankası personelleri eğitim için hazırdı. Surinam Merkez Bankası guvernörü açılışı yaptı ve çok verimli iki gün geçirdik. Güney Amerika’da faizsiz finans için bir merkez oluşturmaya varan vizyonlar tartışıp adımlar attık. Atmaya da devam ediyoruz. Elbette eğitim sonrası finans kurumları beni bırakmıyor, merkezlerinde toplantılar planlıyorlardı. Gündüz başlayıp gece bitiyordu tartışmalar. Böylece dört gün geçirdik ama konular konuları açtı. Bu sıralarda başladığım bir araştırma konusundan bahsedince belli bir finansal modelin ülkede yaygınlıkla bilindiğini anladım. Sonrasında modeli İslam İşbirliği üyesi ülkelerle beraber tüm dünyanın bildiğini anlamamsa uzun sürmedi. Araştırmalarımı derinleştirdim. Princeton, Yale gibi üniversitelerden ve dünyanın birçok yerinden benzer konuda çalışmalar yapan araştırmacıların bulunduğu bir grupla tanıştım, hala düzenli toplantılar yapıyoruz onlarla. Konunun boyutları çok çeşitlendi. Ve bunu İslami fintek ürününe çevirmeye karar verdim. Global düşünüyordum çünkü ve ortak bir finansal iletişim aracı arıyordum. Proje böyle ortaya çıktı. Finansı iletişim aracı olarak görüyorum. Bugünkü finansal aracılığın paradigmasının ve önceliklerinin çarpıtılmış olduğunu düşünüyorum. Bu temel farklılıklar bir proje çıkarmak yanında büyük bir vizyon sunmak için yeterli alan açıyor.
- iROSCA projesi de İslami Fintek alanıyla ilgili. Nasıl bir çalışma programı uyguladınız? Bu çalışma ile ilgili bize biraz bilgi verebilir misiniz?
Evvela, teorik araştırmaları yaparak başladığımı söyleyebilirim. Çok bilinen fenomenlerin ilk defa teorik altyapısını oluşturduğumu da söyleyebilirim. Sonra nasıl ürünleştirebileceğim üzerine araştırmalar yaptım. Benzer girişimleri inceledim. Artık projenin iletişimini kurmaya hazırdım. Ve asıl kısım bunlardan sonra başlar diyebilirim. Bu projenin en büyük başarısı çevresini kurabilmiş olmasıdır. Bu projeye benim kadar inanan ve büyük bir vizyonu ancak beraber taşıyabileceğim kişilerle beraber olmayı başardık. Bu profildeki proje ortaklarınız olduktan sonra artık çok az şeye ihtiyacınız kalıyor. Ya da projenize inanan kimseler ancak büyük vizyonlar etrafında toplanacak profiller olunca artık geri kalan herkesin, her üretim faktörünün inanabileceğini anlıyorsunuz.
Öğrencilerim mesela hep iyi fikirleri olduğunu ama para olmadığını yahut bulunamayacağını söylerler. Bu doğru değil. Sizin samimi olarak inandığınız, uğruna mücadele edeceğiniz bir projeniz varsa kaynak sorununuz olmaz. En uçarı fikirler dahi böyledir. Projeye dönüşmemiş fikirlerin girişim planı olduğu da söylenemez zaten. Yeter ki siz projenize katkı verecek olanlara sadece paraları yahut başka maddi katma değerleri için kıymet vermeyin. Mesela yatırımcıları sadece para kaynağı olarak görmeyin. Potansiyel paydaşlarınızla yol arkadaşları, rızık paydaşları olduğunuzu unutmayın. Onlar da projeden çok size inansınlar. Birçok yatırım projesine kaynak temin etmek ya da projeye kaynak aktarmak için benimle görüşenler olmuştur. Çoğu kez ilişkinin sadece para ekseninde kurulmaya çalışıldığını, iletişimin böyle kurulduğunu gördüm. Şansı olmayan bir yaklaşım… Yatırımcılara her zaman söylerim; “sizi salt para kaynağı olarak gören girişimcilerden uzak durun”. Girişimlere de onları kar sağılacak bir unsur olarak gören yatırımcılardan sakınmasını tavsiye ederim. Bakın, bu ülkede hangi işletmeden talep ederse etsin bila bedel pay alabilecek kimseler vardır. Siz de onlardan olmaya bakın.
Konuya döneyim. Bundan sonra da büyük bir vizyonu tartabilecek global ölçekli kurumların projeyle iletişimini kurduk. İşte İslam Kalkınma Bankasının hibe ödülü böyle geldi. Ödülü fintek alanındaki en üst dereceyle aldık. Adeta sıfırdan bir proje çıkardık diyebilirim. Sonrasında da projeye tüm değerlerimizi paylaşan ve tüm katma değerleriyle taraf olan paydaşlarla bir araya geldik ki İslam Kalkınma ödülünü tamamlamayı bunun için beklemiştik. Çünkü paydaşlarımız için bir due deligence referansı oluşturmak istedik. Güçlü bir referans oluşmuş oldu. Bizim için de öyle. Çünkü bu projenin bütçesini oluşturması umduğumuz paydaşlarımızı yanlış yönlendirmiyor olduğumuzu test etmiş olduk.
Hasılı proje kadar önemli olan projenin değerleriyle doğru networku kurmaktı diyebilirim. Bu söylediğimi anlayan birisi her defasında başarabilir.
- İslami Fintek alanındaki çalışmaların hangi noktada olduğunu değerlendirebilir misiniz? iROSCA Projesi’nin bu alandaki hedefi nedir? İslami Fintekleri gelecekte neler bekliyor?
Finansın paradigmal bunalımları var. Bunu çözme kabiliyetiyse sadece İslami finansla mümkün. İslami fintekler içinde bunu fark edebilenler yol almaya başladı. Ama çok geniş bir alandan bahsediyoruz ve ne kadar doldursanız da henüz boş. Belki karanlık madde gibi dolgular ve galaksilerle biçimlenecek bir evrenden bahsediyoruz. İşte biz çok kıymetli paydaşlarımızla İslami fintek uzayında bir galaksi kurmak vizyonunu hedefledik diyebilirim. Dünyanın ilk İslami dijital finansal holdingi vizyonu etrafında birleştik. İslami finansın mimarisini yeniden veya ilk defa kurmayı düşündük. İş modellerini paradigma değerleriyle teori temelinde sunmayı planladık. İletişim kurcağımız ve hizmetlerimizden paydalanmalarını umduğumuz insanlara uçtan uca bir deneyim sunmayı istedik. Projeksiyonlarımız içinde İslami fintekler geliştirmek üzere Islamic Financial High-Tech Campus kurmayı hayal ettik. Bunları başarabilirsek hem Türkiye hem İslam İşbirliği üyesi ülkeler için finansal ihtiyaçlarını karşılamada yüksek katma değer sunabiliriz.
İslami finteklerin geleceğini gene kâinat alegorisiyle tarif etmeye çalışayım; büyük patlama gerçekleşti ve uzayda dağınık durumdaki maddeler çekilerek kütle oluşturmak üzere hazırlar. Ağırlık merkezi oluşturacak yatırımlar gelecek. Yatırımlar büyüdükçe onların ihtiyaçlarını karşılamak üzere büyüyenler de ortaya çıkacak. Bu çok uzun birgelecek projeksiyonu olarak anlaşılmasın. Dijitalde her şey hızlandıkça hızlanır. Galaksilerde de şaşırtıcı (bugünkü bilgilerimize göre) şekilde uçların dönüş hızı merkezin dönüş hızıyla aynıdır.
- İslami Fintek alanındaki çalışmalarınızı göz önünde bulundurduğunuzda, bu alanla ilgilenenlere neler tavsiye edersiniz?
Hâlihazırda birçok şey söyledik sanırım ama söyleyebileceklerimizin çok azıdır bunlar. Ne kadar özetle verebildiysek bazı temel meseleleri onları verebildik. Biraz da keyifli bir röportaj oldu, fazla konuştum sanırım. Tüm söylediklerimden sonra şu asıl meseleyi ilave edeyim; finteki zenginleşme aracı olarak görmeyin. Hele İslami finteki asla. Değer üretin. Piyasa gerçekten bir katma değer sağlıyorsanız sizin gayretinizi takdir edecektir. Aksi toksiktir ve gerçek başarınız diğer yatırımcılar sizi takip ettiğinde ortaya çıkar ki siz toksik başladıysanız onlarla beraber her şey daha da toksikleşecektir. Bundan sonra sunduğunuz katma değerin tatmini değil, çılgınca hayatta kalma mücadelesinin ıstırabı başlar. Bugün için çoğu İslami fintek lider konumda olacağından bu tavsiyeyi yapmak istedim; gizli kapitalist amaçlarla çıktığınız yol sadece kendinize değil, diğerlerine de yazık etmeniz anlamına gelecektir. Siz doğru paradigma değerleriyle yolu açarsanız diğerlerinin açtığınız yolu toksikleştirme şansı da, imkanı da kalmaz.
- İslam Kalkınma Bankası Enstitüsü’nden ödül alan biri olarak neler hissettiniz, neler düşündünüz?
Evet. Buraya kadar hep yaptım, ettim, yaptık, ettik gibi ifade ettim kendimi. Bunu ben merkezli bir imaj çizmek riskini de göze alarak röportajı okuyabilecek olan potansiyel girişimcilere bir duygu geçirmek için kasıtlı yaptığımı söylemek isterim. Onları kendilerine hazırladım diyebilirim. Projede, fikirden itibarenki aşamalarından şimdiye değin hiç yalnız değildim zaten. Bu projeye can verenler her aşamada bu projeye samimiyetle katılan paydaşlardır.
Şimdi, ödülle ilgili bu soruya vereceğim cevabın ne kadar benle ilgili olduğunu ifade etmek için bir şeyler söylemek istiyorum. Bendeniz diğer proje sponsorlarımı bir tarafa bırakırsak İslam İşbirliği Örgütü ve Birleşmiş Milletlerin her ikisine ayrı ayrı yürütücü olarak projeler gerçekleştirmiş Türkiye’deki ve belki dünyadaki tek araştırmacıyım. Milletlerüstü bu topluluklara proje yapmak gerçekten büyük bir başarıdır. Bu başarıysa Türkiye’nin akademyasının başarısı olarak görülmelidir. Ve bu başarının benle ilgili kısmı belki %10’dur. %90’lık kısım benim çok özel ve güzel araştırma alanımdan gelir. İslam Kalkınma Bankası Enstitüsü ödülü de böyledir. Gerçekten ülkemiz ve hedef coğrafyalarımız adına gurur verici bir deneyimdi. İslam Kalkınmayla yeni bir iletişimin kanalını ilk defa açmak değişimin de merkezinde yer almak anlamına geliyordu. Değişime yön verebileceğimizi düşündüm. Bu altından kalkılabilirse büyük bir nimettir.
Planladıklarımızı başarabileceksek kişisel çıkarlarımız için değil, insanlığın ve diğer yaratılmışların menfaatleri için deneyeceğiz. Umarım aldığımız sorumluluğun çıkaracağını umduğumuz nimetlerden herkes ve her şey yararlanabilir. “Finansal aracılık kar amaçlı yapılmamalı” iddiasıyla çıktığımız yolda ne denli gönlü güzel şahsiyetlerle, zihin dünyası doğru kurum ve kişilerle bir araya geldiğimizi anlayabilirsiniz. Bu ödül günü duasını ettiğimiz bir durum.
Umarım yakın zamanda daha somut yönleriyle projeyi tartışabileceğiz. Bunun için az kaldığını söyleyebilirim. Belki başka ödülleri de beraber paylaşabiliriz. Çok teşekkür ediyorum. Var olun.
Çok teşekkür ediyoruz hocam.
İslami Fintek alanında iROSCA projesiyle İslam Kalkınma Bankası Enstitüsü’nün hibe ödülüne layık görülen İZÜ öğretim üyesi Doç.Dr. Yusuf DİNÇ ile birlikteydik. Öğrencilik yıllarından bugüne kadar yaptığı çalışmaları bizimle paylaştı. Sayın hocamızın gelecekte daha nice başarılarla adını duyurabilmesi dileğiyle.
Henüz Yayınlanmış Bir Yorum Yok